2611541745 ülkeden 60 beyin avcısı, IRC Global Executive Search Partners’ın yıllık toplantısı için İstanbul’a geldi. Toplantı öncesi sorularımızı yanıtlayan IRC Dünya Başkanı Patrick Westerburger, “Global anlamda mobilitede ciddi bir artış var. Özellikle 30 yaşın üstü olan kuşakta bu hareketlilik gözleniyor. Şirketler artık ülkemde belli bir yeteneği bulabiliyor muyum diye bakmıyor, küresel anlamda yeteneği bulabilir miyim diye bakıyorlar” diyor.

Dünyanın en büyük üst düzey yönetici seçme ve yerleştirme ağlarından IRC Global Executive Search Partners iş ortakları 24-26 Eylül’de İstanbul’da toplandı. Toplantıya 45 ülkeden 60 beyin avcısı katıldı. IRC’nin Türkiye temsilcisi HumanGroup’un ev sahipliğinde gerçekleşen toplantıda beyin avcıları, yoğun rekabet nedeniyle şirketlerin artan üst düzey yönetici ihtiyacı, yetenek savaşlarına karşı geliştirilecek stratejiler, kadın liderlerin desteklenmesi, başta Uzakdoğu olmak üzere gelişen pazarlarda yeteneğin bulunması, hizmet kalitesinin mükemmelleştirilmesi gibi konuları tartıştı. IRC Dünya Başkanı Patrick Westerburger, sorularımızı yanıtladı.

– Bugünkü expat pazarını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Yeteneğin global anlamda yer değiştirmesinde ciddi anlamda bir artış söz konusu. Özellikle EMEA Bölgesi’nde ve AB ülkelerinde. AB ülkelerindeki profesyonellerin global anlamda yetenek yarışında olmaları daha kolay, çünkü çok rahatlıkla istedikleri ülkeye gitme ve çalışma şansına sahipler, hiçbir belgeye ve izne ihtiyaçları yok. Bu nedenle genç kuşaklardan birçok kişi yurtdışında çalışmak için istekli oluyor. Ancak artışı AB diye sınırlamamak gerek, global anlamda mobilitede ciddi bir artış var. Özellikle 30 yaşın üstü olan kuşakta bu hareketlilik gözleniyor.
Bir de şirketler tarafından bakmak gerek. Son araştırmalar, şirketlerin günden güne artan bir yoğunlukta daha fazla küresel çapta yetenek arayışı içinde olduğunu gösteriyor. Şirketler artık ülkemde belli bir yeteneği bulabiliyor muyum diye bakmıyor, küresel anlamda yeteneği bulabilir miyim diye bakıyorlar. Yani artık insanlar global görevler için daha istekli, böylece şirketler de kendi açık pozisyonlarını doldururken daha yüksek kalitede çalışana sahip oluyor. Bu konuda bir örnek vermek isterim. Biz Amsterdam ofisimizde halka açık bir şirketin yönetim kademesi için üst düzey 4 yönetici arayışı içindeydik. İşe alınan yöneticilerin biri Güney Afrikalı, biri Meksikalı, biri İsviçre, biri de Belçikalı’ydı. Şirket ise İsveç sermayeli, halka açık, genel müdürlüğü ise Amsterdam’daydı.
Düşünün artık böyle bir dünya var.

Takdir ve ödüllendirme arttı
Expatlar hangi ülkede ne kadar ücret alıyor?

Genel anlamda zor geçen ekonomik dönemden dolayı maaş artışlarında bir kısıtlama olduğunu görüyoruz. Özellikle Avrupa’nın yaşadığı ekonomik darboğaz bunda etkili oldu. Biz bu durumu yetenek avcılığı yaparken çok net gördük. Artık her kademedeki pozisyonlar doldurulurken göreceli olarak çalışanlara iş teklifi yapmak daha kolay hale geldi. Öte yandan şirketler ücretlerin yükselmemesi nedeniyle başka bir bilince erişti. Çalışanlarının işi ve şirketi sahiplenmesine daha çok yatırım yapmaya başladılar. Tabii bunu yetenekli çalışanlarını ya da liderlerini şirketlerinde tutabilmek için yapıyorlar. Mesela şirketlerin yatırım yaptığı konulardan biri “çalışanı takdir ve ödüllendirme programları”. Yine parasal olmayan diğer bir konu, iş yaşam dengesinin kurulması. Örneğin, bazı uluslararası yönetim danışmanlık şirketleri bu ihtiyacı anlayarak gün içinde çalışanların fitness ve sağlık merkezine gitmesini sağlıyorlar. Avukatlarının 7 gün 24 saat ulaşılır olmasına önem veren hukuk firmaları artık avukatlarından hafta sonunun sadece belirli saatlerinde ulaşılabilir olmasını istiyor.

Londra, New York, Cenevre ilk 3’te
Expatlar açısından en popüler bölgeler, ülkeler hangileri?

Londra hâlâ 1 numara, New York 2 numara, Cenevre 3 numara. Buna geleneksel ilk 3 diyebiliriz. Çünkü Londra ve New York dünyanın finansal merkezi olmaya devam ediyor. Tabii bu ülkelerde konuşulan lisan da bu tercihte etkili. İnsanların global anlamda hareketliliğini incelerken şunu da gözlemliyoruz: Artık sadece iş fırsatı bir ülkeyi ya da kenti tercih ederken yeterli değil, adaylar aynı zamanda o ülkenin ve kentin sunduğu yaşam kalitesi, sosyal hayatın hareketliliği gibi unsurları da göz önünde bulunduruyorlar. İstanbul, son dönemlerde global yeteneklerin daha çok tercih ettiği bir kent olmaya başladı. Bu eğilimi de açıkça gözlemliyoruz. Çünkü global yetenekler kültürel hayatı da yaşayabilecekleri bir ortama sahip olabiliyorlar İstanbul’da. Zaten çalışanlar tüm kariyerlerini gittikleri ülkede geçirmek istemiyorlar, 3 yıl gibi bir süreyi geçirip ayrılıyorlar.

Sizin expatlara tavsiyeniz neler olur, kendilerini nasıl geliştirsinler?
İlk olarak meraklı olmalarını tavsiye ederim. Gelecekte uluslararası alanda gelişen teknoloji ile birlikte birçok iş yok olacak, aynı zamanda 10 yıl önce olmayan işler şu anda çok önemli oldu. Gençlerin de teknik konularda, inovasyon konularında meraklı olması onlara yurtdışında fırsatlara ulaşma olanağı sağlayacaktır. Gençlerin çok uluslu şirket deneyimi edinmelerini de tavsiye ederim. Mesela Türkiye’de üniversiteden mezun olan bir kişi uluslararası alanda faaliyet gösteren bir şirkete girerse farklı kültürlerden kişileri tanıma olanağına ve farlı yönetim tarzlarına öğrenme şansına sahip olur. ABD tarzı bir yönetim ile Fransız tarzı bir yönetim birbirinden çok farklıdır. Bunları tanıma ve hangi yönetim tarzına ve kültürüne daha yakın olduğunu da öğrenme olanağına sahip olurlar. Yine üniversiteye devam eden gençlerin mümkünse eğitimlerinin bir kısmını değişim programlarına katılarak yurtdışında yapmalarını tavsiye ederim. Önemli bir deneyim kazanacaklardır.

Geleceğin üst düzey yöneticisi olacak gençlere neler tavsiye edersiniz?
İyi bir yönetici ve lider nesiller arasındaki farkı anlar, dolayısıyla insanlarla nasıl ilişkiler geliştireceğini, onlarla nasıl çalışması gerektiğini kurgular. Bu nedenle farklılıkları iyi analiz edip, onları yönetmeyi öğrenmeleri gerekir. Ayrıca artık ekip içinde yaratılıcılığın geliştirilmesi çok önemli bir kavram. Yaratıcılık olmazsa inovasyon ve doğal olarak gelişim olmaz. Yaratıcılık için ise meraklı olmak önemli bir kriter. Meraklarını sürekli taze tutan, farklı kültürleri, nesilleri, yönetim tarzlarını tanıyan gençlerin gelecekte başarılı birer lider ve üst düzey yönetici olmamaları için bir neden göremiyorum.

Türk yöneticiler meraklı
Türk expatlar hakkındaki görüşleriniz nedir?

Ben özellikle Hollanda’da çalışan Türk expatları tanıyorum; kültürler arası yönlerinin ve becerilerinin gelişmiş olduğunu görüyorum. Bence bunda Tükiye’nin çok kültürlü bir ülke olmasının etkisi büyük. Türklerin en belirgin özelliklerinden biri de girişimci ruha sahip olmaları. Bence bu özellik Türk profesyonellerin meraklı olmalarından kaynaklanıyor.
Burcu ÖZÇELİK SÖZER, Hürriyet İK, 28 Eylül 2014